Herkes Acılar İçinde Kıvranıyor

 Farkında mısınız? 

Nispeten güzel bir çocukluk ve üniversite hayatı geçirmiş 30’lu yaşların ortalarındaki insanların hepsi kor alevler içinde yanıyor. 

Radyolojide falan randevu alamazdın bir süre sonraya verirlerdi. Önce ultrason randevusu alırsın sonra doktor ki denk düşebilsin ikisi.

Artık ruh ultrasonlarında da yer yok. Terapiler 8 ay sonrasına düzenleniyor. Herkes beden sağlığını saldı, içindeki çocuğun ateşini düşürmeye çalışıyor. 

Düşmez. Havale geçirmiş bir kere. Kalıcı hasar oluşmuş. 4-6 saatte bir, Calpol ve ibuprofen dönüşümlü olarak verdi fedakar ailelerimiz ama ruhları kurtaramadılar maalesef.

Siz heryerde GenZ falan diyorsunuz da gül gibi nesildik, heba olduk. Birinizin bile umrunda değil, yazıklar olsun. 

GenZ’nin daha önünde en az on beş sene var hayatını yoluna koymak için. Ayrıca yani umursamaz oldukları ve hayatı çok da “şey” yapmadıkları için benden iyi durumdalar. Kararlarını alırken ailelerini, çevrelerini vs düşünmedikleri için bu hayatta daha başarılı olacaklar muhtemelen. Bana botoks işlemeyecek iki sene sonra belki de.

Bir Mor ve Ötesi konseri oldu herkes gözyaşları içinde. Herkes katarsis yaşadı. Normal mi bu? 

Mor ve Ötesi şenliğin üçüncü gününe falan gelirdi. Çimde arkada izlerdik. Sahneye yaklaşmazdık. 

Mor ve Ötesi kötü olduğu için değil, biz o zamanlar çok iyi olduğumuz için. 

O gün o çimlerde kurulan hiç bir hayal gerçek olmadığı için ağladı herkes. Tutulan bütün köşelere, okunan okulların hakkını vermek için girilen şirketlere, hadi ordan sonra kendimiz için bir şey yapalım diye başlanan start-upların yatırımlarına gitti o gözyaşları. Kariyeri geç; evlenirken atılan imzaların üstüne düştü o gözyaşları. Kapıyı hiç çarpıp çıkamayanların antresine düştü o yaşlar. O gün orada o lafı söyleyemeyenlerin genizlerine düştü o göz yaşları. 

Yutkundular sonrada.

Benim neslim acılar içide kıvranıyor. Hiç biriniz duymuyorsunuz. 

Podcast dinlemekten bitap düştü herkes. Yogada yapamadığımız hareket kalmadı. Kulak deliğimizden bacağımız geçecek neredeyse hala huzuru bulamadık. 

Seminerlerde yer yok, ön sipariş için para yatırıyorsun. Sanki Borusan’a araba için yazılıyorsun.

Sokulduğu kozalardan çıkmak için ne kayıplar verdi bu nesil. Bizden bir önceki nesilden farkımız bunları sanki kendi isteklerimizmiş gibi yaptık. Suçlayacak kimse de yok. 

“Biz sana karışmadık ki sen ne istersen onu yaptın” diyecekler, dediler.

Belki görmüyorsunuz ama herkes bir çıkış arıyor. 

Adına yurtdışı diyor kimisi, bazısı adına hayvan hakları diyor, bazısı sağlıklı hayat diyor kendine bakıyor. Temelde herkes çok mutsuz. Herkes kaçmak istiyor. 

Kimisi yanlış bir okul okuduğunu düşünüyor. Kimisi yanlış bir evlilik yaptığını. Kimisi hep birileri için yaşadığını. Kimisi hep kalabalıkların içinde durarak bütün bu düşüncelerden kaçıyor. 

Herkes geziyor, herkes gündemi takip ediyor, herkes işinde başarılı, herkesin bir sürü arkadaşı var. Herkesin her konu hakkında yorumları var, her tatile planlarımız var, öğlen içkisine bile zamanımız var.

Ama kimse olmak istediği kişi değil. 

Siz hala yorgun görünüyorsun diyorsunuz, yaşın geçiyor diyorsunuz. 

Yorgun görünmüyoruz, yorgunuz. 

Sonra biz de arkadaşlarla takıldığımız bir akşamın sabahı sanki her şey bitmiş gitmiş gibi kendimizi şanslı hissedip yaşamaya devam edeceğiz. 

Sevmediğimiz bir düzende yaptığımız yanlışları kabul etmemiz gerektiğini öğrendiğimiz terapilerden çıkıp hafiflemiş hissetmeye zorlayacağız kendimizi.

Yürümek istediğimiz bir yolda bile yapmamışız yanlışı. Bizim için her şeyin yanlış yerde olduğu bir mutfakta tek bir bardak kırıldı diye bütün suçu bardağa yüklüyoruz. 

O bardağın durduğu yer hakkında konuşmak için seminerlere gidiyoruz.  O bardağı özgür bırakmaya çalışıyoruz.

Olmamamız gereken bir mutfakta yapmaya zorlandığımız yemeklerden konuşmak yerine, kırılan bardakları nasıl toplarız, bozulan takımı nasıl umursamayız onu öğrenmeye çalışıyoruz. Adına da kendini tanıma diyoruz. 

Bardakla barışıyoruz asıl sahtekar mutfakken.

Z kuşağı iyi yapıyor, sizi sallamıyor umursamıyor, mutfağınızı başınıza yıkıyor.

Zamanında kapıları çarpıp çıkmayanlara… 

Hiç anlatamayanlara, hiç anlamayanlara.

Yorumlar

Popüler Yayınlar